Küreselleşmenin son on yılın en popüler kelimesi olduğundan şüphe yok. Gazeteciler, politikacılar, iş yöneticileri, akademisyenler ve diğerleri bu kelimeyi, derin bir değişimin olduğunu, dünyanın değiştiğini, yeni bir dünya ekonomik, politik ve kültürel düzeninin ortaya çıktığını belirtmek için kullanıyorlar. Küreselleşmenin birçok yönü olmasına rağmen, bunlardan biri küresel kültürdür. Küresel kültürün yükselişi, çağdaş küreselleşmenin özellikle dikkate değer bir özelliğidir. Küresel kültür, Marshall McLuhan'ın insanların dünya genelinde Irak Savaşı gibi politik gösterileri, büyük spor etkinliklerini, eğlence programlarını ve kapitalist modernleşmeyi durmaksızın teşvik eden reklamları izlediği bir "küresel köy" hayalini gerçekten yaratan medya teknolojilerinin yaygınlaşmasını içerir (Wark 1994). Aynı zamanda, giderek daha fazla insan, fikirlerin, bilgilerin ve görüntülerin dünya genelinde anında dolaştığı küresel bilgisayar ağlarına katılıyor ve bu sayede mekân ve zamanın sınırlarını aşıyor (Gates 1995). Küresel kültür, yaşam tarzlarını, tüketimi, ürünleri ve kimlikleri teşvik etmeyi içerir. Şimdiki çağda hareket etmek, küresel ve yerel güçler arasındaki, egemenlik ve direniş güçlerinin yanı sıra hızlı değişim koşulunun bir matrisini anlamayı gerektirir. Bugünün gençliği, düzensiz bir şekilde gelişen çoklu değişim düzeyleri ile karakterize edilen bir çağın insanlarıdır. "Arada olma" veya geçiş hissi, geçmişle olan bağlantıları anlamayı ve mevcut ile geleceğin yeniliklerini kavramayı gerektirir. Bu nedenle, mevcut sıkıntıları anlamak için modern ile postmodernin sürekliliklerini ve kopuşlarını yakalamak önemlidir. Bu yüzden, gençlerin nasıl etkilendiğini ve bunun üzerinden ne tür şeylerin geçtiğini görmek gerçekten çok ilginç. Hangi yönler, gençlerin düşüncelerini, ideolojilerini, düşüncelerini şekillendiriyor? Açık gelecek, onlar için umut verici mi yoksa endişe verici mi? Geçmiş, diğer her şeyin yakınlığı açısından uzak bir şey olarak mı kalıyor?