Neden? Eğer evet ise, diğer insanlarla paylaşır mısınız?
hayır
bi̇lmi̇yorum
paylaşmak istemiyorum.
evet ve hayır.
evet: litvanca zor bir dildir: bu, bazı yönlere bağlıdır, ancak bazıları gerçekten benim için sorun teşkil ediyor. litvanca yabancı dil olarak öğretimle ilgili yeterli bir düşünce henüz yok, bu yüzden "hapı yutturmada" zorluk yaşıyoruz.
hayir: bu, rusçadan çok farklı bir dildir ve her gün iki dili daha iyi ayırt ediyorum. ancak, cümleleri düzenleme şekli gibi bazı benzerlikler var, örneğin zamanla olan ilişkiden bahsetmek. i̇ki dilin grameri gerçekten benzerlikler göstermektedir.
çünkü sen sensin
eğer i̇ngilizcede biraz daha yüksek bir yeterlilik elde etmek istiyorsanız, bu gerçekten kolay değil.
onlara gerçeği bildirmek için.
bu dil içindeki çeşitlilik, farklı lehçeler ve sosyolekler, çok fazla genelleme yapılmasına izin vermez. dünyadaki insanlar arapçayı çok farklı şekillerde kullanıyor. daha çok, kullanıldığı farklı alanlara göre farklılıklar çizilebilir. örneğin, kuzey afrika ve orta doğu'daki arapçayı karşılaştırdığınızda, dil kullanımındaki farklılıklar oldukça net bir şekilde ortaya çıkıyor.
zor bir dil, ve bence fransızca daha kötü: litvanca öğrenirseniz, kurallarda hiçbir istisna olmadığı için oldukça kolaydır!
stereotipler nasıl haklı çıkarılmalıdır
rusça ile benzerlikler taşısa da, kendine özgü bir karaktere sahip olduğu için hala çok farklıdır ve bazı kelimelerin batılı bir kulağa oldukça sert gelebileceği doğru olsa da, diğerleri çok hoş bir şekilde seslenir ve bulgarca tutarlı bir şiirsel boyuta sahiptir.
ana dili fransızca olan ve olmayan insanlarla tanıştım ve bahsedilen stereotiplerden (henüz) herhangi birine tanık olmadım. belki de dili öğrenen yabancılar, fransızlardan daha kibirli görünüyorlar. fransızları savunuyorum ve hala stereotiplerin yanlış olduğunu kanıtlamaya çalışıyorum. en azından, bu konuda haklı olduğuma inandığım sürece. :)
çünkü gerçekten şarkı söylemek için çok uygun geliyor.
telaffuzun sesi garip, benzersiz ama kurbağalardan çok daha iyi.
çünkü bu doğru değil. çekimler (nominatif, akuzatif, genitif) konuşmacının, örneğin latin sistemine göre daha az kelimeyle şeyleri açıklamasına olanak tanır. bu, onun hiç de "gelişmemiş" bir dil olmadığı anlamına gelir.